Geleneksel finansal sistemlerin kullanımı, doğrulayıcı ve işlem aracısı olarak görev yapan merkezi bir otoritenin doğrulamasını gerektirir. Bu yapı, coğrafi ve zamana dayalı kısıtlamalar dahil olmak üzere geleneksel sistemlerdeki finansal hizmetler üzerinde çeşitli sınırlamalar getirir.

Satoshi Nakamoto, Bitcoin’i yaratarak işlemlerin üçüncü taraf onayı gerektirmeden doğrudan kişiler arasında gerçekleştirilebildiği bir çözüm sundu. Böylece Bitcoin, çifte harcama ve merkezileşme gibi sorunları etkin bir şekilde çözer.
Bitcoin’den Önceki Dijital Finansal Sistemlerdeki Sorunlar
Bitcoin’in icadından önceki dijital finansal sistemlerde iki önemli sorun vardı: merkezileşme ve çifte harcama. Bu sorunları çözmek için bireylerin işlemlerini işleme koyması adına bankalar gibi aracı kurumlara güvenmeleri gerekiyordu.

Çifte harcama problemi, aynı dijital varlığın birden fazla kez harcanabilmesi anlamına gelir. Örneğin, birisi bir dolarlık bir banknotun dijital kopyasını oluşturup bunu sınırsızca çoğaltabilir ve farklı platformlarda kullanabilir.
Bu tür durumları önlemek için insanlar, bankalar gibi merkezi otoritelere güvenmek zorundaydı ve bu güven, doğal olarak merkezileşme kavramını doğurdu.
Bitcoin’in Merkezileşme ve Çifte Harcama Sorununa Çözümü
Geleneksel sistemlerde tüm işlem bilgileri merkezi bir otoritenin defterine kaydedilir ve saklanır. Sonuç olarak, her işlem bu otoriteden onay almak zorundadır.
Bitcoin, Dağıtık Defter (Distributed Ledger) kavramını tanıtarak finansal işlemlerin merkezi bir otoritenin onayı olmadan, eşler arası şekilde gerçekleştirilebildiği bir çözüm sundu. Bu süreç, tamamen merkeziyetsiz bir şekilde çifte harcamayı önler.
Bitcoin’in Dağıtık Defteri Nasıl Çalışır?
Blockchain teknolojisini kullanan dağıtık defter, tüm işlemleri dünya çapında binlerce bilgisayarda kopyalanan bir dosyada kaydeder. Böylece bu bilgileri değiştirmek neredeyse imkânsız hale gelir.
Bu dosyanın tüm sürümleri sürekli olarak senkronize edilir ve tüm kullanıcılar bu kayıtları görüntüleyebilir ve doğrulayabilir.
Bitcoin’in Çözdüğü Diğer Sorunlar
İşlemleri doğrulayan merkezi bir otoritenin varlığı, bilgi sansürü, erişim kısıtlamaları ve sınır ötesi işlemlerle ilgili komplikasyonlar gibi başka sorunlara da yol açmıştır.

Geleneksel Finansal Sistemlerin Sorunları ve Bitcoin’in Çözümleri:
Geleneksel Finansal Sistemlerin Sorunları | Bitcoin’in Çözümleri |
Bilgi sansürü ve manipülasyonu | Verilerin dünya çapında binlerce bilgisayarda saklanması sayesinde sansüre karşı bağışıklık |
Finansal hizmetlere erişimde zamana dayalı sınırlamalar | Bitcoin hizmetlerine 7/24 kesintisiz erişim |
Sınır ötesi işlemlerde yüksek maliyetler ve yasal engeller | Bitcoin sisteminde sınır kavramı yoktur |
Finansal işlemlerde şeffaflık eksikliği | Tüm işlem geçmişinin gözlemlenebildiği tam şeffaflık ve açık erişim |
Bitcoin Enflasyonu Nasıl Önler?
Farklı ekonomik koşullardaki hükümetler, özellikle durgunluk dönemlerinde ekonomiyi canlandırmak için daha fazla para basma yoluna giderler. Ancak bu durum, paranın değerini düşürerek arz-talep dengesini bozar, alım gücünü azaltır ve enflasyona neden olur.
Sonsuz şekilde basılabilen itibari para birimlerinin aksine, Bitcoin sabit arzlıdır. Toplam arz 21 milyon birim ile sınırlandırılmıştır ve bu sayıyı artırabilecek hiçbir otorite, kurum veya birey bulunmaz. Bu özellik, Bitcoin’i deflasyonist bir varlık haline getirir.
Sonuç
Geleneksel finansal sistemler, dijital varlıkların çifte harcama sorununu çözmek için tüm işlem verilerini merkezi bir defterde saklayarak bu veriler aracılığıyla işlemleri doğrular.
Bu merkezi yapı, sistem sahiplerine verileri manipüle etme, sansürleme veya kötüye kullanma imkânı tanır ve sistemlerin doğası gereği merkezileşmiş olduğunu gösterir.
Bitcoin, Dağıtık Defter kavramını tanıtarak çifte harcama problemine merkeziyetsiz bir çözüm sundu. Tüm işlem verileri dağıtık defterde saklanır ve dünya genelinde milyonlarca bilgisayara kopyalanır. Bu yapı, sansür, manipülasyon veya kötüye kullanıma karşı bağışıklık sağlar.